DAĞ FARE
DOĞURDU
Bizim gibi 3568 sayılı kanun çıkmadan önce de muhasebecilik yapanlar,
uzun yıllardır insanlara muhasebenin uyarıcı, yol gösterici önemli bir
şey olduğunu anlatamamanın sıkıntısını çekmişlerdir. TTK ile birlikte
gelen Bağımsız Denetimin sadece 3. Kişilere değil, yöneticilere ve firma
sahiplerine de gerçek durumun ne olduğunu açıklaması, sakıncalı
durumlarda önlem almayı sağlaması, bunun muhasebeciliğin önemini açıkça
gösterdiği heyecanını yaşadık.
Satışlarının
zirvesindeyken, sermaye yetersizliği, kısa vadeli alış, uzun vadeli
satış yapan ve küçücük bir karşılıksız çek yüzünden kolayca yıkılan
firmalara sıkça rastladık. Evraklarla uğraşmaktan muhasebeciliğin
uyarıcı, bilgi verici yanını hiç kullanamadık.
Yıllardır vergi için muhasebe, vergi için denetim yaptıktan sonra, hiç
beklemezdik ama TTK’nun konuşulduğu bu günlerde, verginin muhasebenin
küçük bir bölümünü oluşturduğu gerçeğini herkesin kabul ettiğini gördük.
Bunun verdiği heyecan ve dinamizmle bütün meslektaşlar konu ile ilgili
her türlü seminere gittik, eğitim süreçlerini aksatmadan sürdürdük,
bilgiyi yakaladık ve yeni bir şeyler öğrenmeye çalıştık. Sonunda
gerçekten muhasebecilik yapacaktık.
TTK, yaklaşık 8 yıllık uğraşmalar sonunda meclisin çeşitli kademelerinde
önemli tartışmalara karşın geçen, kanunlaşan, ancak birçok maddesi
yayınlanma tarihinden 1 yıl sonra yürürlüğe girecek olan, yürürlük
tarihinden önce değişikliğe uğrayan sonunda ağır aksak, hiçbir
yönetmeliği, tüzüğü, tebliği yayınlanmadan uygulamaya giren bir kanun.
En önemli amacı şirket kayıtlarında şeffaflık olarak görülen TTK
tartışmalarında, bütün büyük küçük şirketlerin Bağımsız denetimden
geçmesi gerektiğini, bunun sonunda verilecek raporun kamuoyuna
sunulacağı, şirketlerin artık gizli saklı işler yapmak yerine, ne kadar
iyi durumda olduklarını gösterebilmek için çaba harcayacakları, Basel II
standartlarının da desteklediği gibi iyi durumdaki şirketlerin daha
kolay ve ucuz kredi alabilecekleri, saf bu nedenle bile şirketlerin
kendi istekleri ile denetim yaptıracakları gibi iyi düşünceler ortalıkta
dolaşır olmuştu.
TTK henüz uygulanmaya
başlamadan iş dünyasının şikayetleri ile önemli ölçüde değişikliklere
uğradı. Bunlardan bir bölümü gerçekten de kanunun eksiklerini
tamamlayan, yapıcı değişikliklerdi. Şirket tasfiyelerdeki kolaylıklar,
internet sitesinde yayınlanma zorunluluğundaki oldukça geniş bilginin
azaltılması, web sayfası zorunluluğunun denetlenen şirketlerle sınırlı
tutulması, Pay defteri, Genel Kurul Karar defterlerinde sadece açılış
tasdiki ile bitene kadar kullanılabilmesi, bunlardaki kapanış tasdik
zorunluluğunun kaldırılması, Limitet şirketlerin de A.Ş. kuruluşlarında
olduğu gibi sermayelerinin ¼ ünün kuruluşta, ¾ ünün ise iki yıl içinde
ödenebilmesi, uyum sürecinin uzatılması, adli para cezalarının idari
para cezalarına çevrilmesi gibi değişiklikler uygulamada kanunun
yürütülmesini kolaylaştırıcı ve yapıcı görülen değişikliklerdi.
İşlem denetçiliğinin kaldırılması bana göre işlerin yürümesindeki
kolaylaştırma zeminini de ortadan kaldırdı. Kolay zemin meslek
mensubunun uyarıcı, raya yerleştirici yapıcı ikazları olacaktı. Sadece
doğru ve yanlışlar, siyah ve beyazla yapılan resimlere benzer. Oysa Gri
tonlar resmin güzelliğini ve derinliğini sağlar.
Borçlanma yasağı, avans kar dağıtılması, Yönetim kurulunda üniversite
mezunu üye zorunluluğunun kaldırılması gibi değişiklikler aslında amacı
aşan şirinlikler oldu.
TTK önemli amaçlarından biri bütün tüzel kişilerin denetlenmesini
sağlamaktı. Kesinleşmiş olmamakla birlikte Bakanlar Kurulu Karar
taslağındaki görünüşe göre TTK ile birlikte gelen Bağımsız denetim işi
uzun yıllar sonrasına ertelendi. 01.01.2013 tarihinden itibaren karar
taslağında 1 sayılı listede sayılan zaten daha önceden de SPK, BDDK,
İMKB gibi kurumların şartları çerçevesinde zorunlu olarak bağımsız
denetim uygulayan şirketler bu defa yönetildiği kurum değiştirilerek KGK
kontrolünde denetlenme ve denetleme işlevini sürdürecekler. 01.01.2014
tarihinden itibaren de 2 sayılı listede yer alan, (aslında bir şekilde
bağımsız denetim kapsamına daha önceden girmiş olan) hasılatı 200
milyon, aktifi 150 milyon TL. yı aşan ya da 500 kişiden fazla personeli
bulunan ( bu şartlardan en az ikisinin sağlanması gerekmektedir) sınırlı
sayıdaki şirketler kapsama girmektedir. Bu tutarların yıllar itibariyle
yavaş yavaş aşağıya çekilmesi halinde 8-10 yıl gibi bir süre içinde,
Bağımsız Denetim hükümleri yürürlüğe girebilir. Belki bu süre içinde
Bağımsız denetim işi de ayrı bir meslek halini alacaktır.
İnsanın zaten eski
kanunlarla ve kurumlarla bir şekilde yürüyen Bağımsız denetimin nesi
vardı diyesi geliyor.
Değişiklikler sırasında ertelenmesi unutulan bir şey kaldı. TTK md
1534/3e göre gerçek ve Tüzel kişi tacirler için yayımlanan ve
yayımlanacak olan özel Türkiye Muhasebe Standartları 01.01.2013
tarihinde yürürlüğe girmektedir. Bu da mali tabloların 2012 yılını da
kapsayacak şekilde 2013 ve takip eden yıllar için şu andaki ya da
yayınlanacak standartlara göre düzenleneceği anlamını taşımaktadır.
Bağımsız denetçiler tarafından yapılacağı ile ilgili beklenti ve
hazırlıklar suya düştüğüne göre, sorun bunun kimler tarafından
yapılacağıdır.
Yok artık “Bunu siz
yapamazsınız” denilen, kadro ve eğitim hatta sınav gerektiren Bağımsız
denetim işinin en önemli bölümünü oluşturan mali tabloları herhalde bir
yıllık çiçeği burnunda muhasebecilere yaptırmazsınız.
Muhasebeciye süper dedim diye hayıflandılar. Ama bu güne kadar ucundan
tutulmayan her şey, zaten muhasebeyi ve beyannameleri ucu ucuna ancak
yetiştirebilen ve ücretini almakta zorlanan muhasebecinin elinde kalmadı
mı? diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Yetkisi, sorumluluğu olmayan kişiden bunun doğru olarak yapılmasını
beklemek hayaldir. Yapamayacağından değil, bir organizasyon isteyen,
yeni zaman ve kadrolar gerektiren bir işi bedava yapmanın mümkün
olamayacağından. Sirke bedava da olsa baldan tatlı değildir. Ancak
salataya döküp yersin, barsakların da kesinlikle bozulur.
Tamam tamam kimse
yapmayacağına göre itiraz eder, hayıflanır, şikayet eder ama muhasebeci
bunu yapar. Olur, bunlar hep oldu. Bu ülkede enflasyon muhasebesi
yapılmadı mı? Hadi tablolar yapıldı. Bankaya da verilecek. Bunları kime
imzalatabilirsiniz. İmzaladı diye sonradan sorumlu mu tutacaksınız. İşte
size lisanssız kaçak denetçiler. Hani onlar denetim yapamazdı.
Bu finansal tabloların doğruluğunu kimler denetleyecek? Bence en
kolayını yapıp erteleyin.
ŞÜKRÜ ADİL
MURTEZAOĞLU
YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR
sammakale@gmail.com
Ş. ADİL MURTEZAOĞLU
D İ Ğ E R Y
A Z I L A R I
YENİ TTK YAZBOZ TAHTASINA DÖNDÜRÜLDÜ.
15/07/2012
Haydi Denetçilik
Eğitimine 17/02/2012
TTK İLE GELENLER VE YMM MESLEĞİ AÇISINDAN
DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
21/09/2011
ŞİKE
!
Temmuz 2011
KURUMLARIMIZ CA TÜKENMEZ KALEM MİYİZ ..?
Mayıs 2011
BAĞIMSIZ
DENETİM MERKEZİ. İŞTE BU Kasım 2010
ROTASYON Ağustos
2010
SEÇİMLERDEN SONRA
Temmuz 2010
GAYRİMENKULLERİN ELDEN
ÇIKARTILMASINDA GERÇEK KİŞİLER İÇİN VERGİLENDİRME
Mayıs 2010
YMM’LERİN MALİYE İLE İLGİLİ
SORUNLARI VE ÖNERİLER.
Nisan 2010
YMM
MESLEĞİNDEKİ DURUM
(Şubat 2010) |